Anubis’in Terazisi ve Denge
İpin üzerine yürüyen bir cambaz düşün…Dengesini sağlaması için elinde uzun bir sırık, konsantre şekilde ipin üzerinde yürüyor.
Kendisi oldukça dengede…
Birden bir ayağı havaya kalkıyor, nerdeyse bozulacaktı dengesi… Ama tekrar toparladı, dengesini sağlayarak ipin üzerinde yürümeye devam ediyor…
Belki de bir çoğumuz için dengenin tanımı bundan ibaret. İp üzerinde yürüyen bir cambaz gibi stabil bir hal yakalamak.
Peki şöyle sorsam?
Cambazın ayağı birden takıldı ve ipin üzerinde hızla sallanmaya başladı? Şu an dengede mi?
Hatta sonrasında ipten yere düştü? Şu an dengede mi?
Hatta abartalım, takla atarak yere düştü ve yuvarlanmaya başladı? Şu an dengede mi?
Aslında hepsinde kendi içinde bir denge var. Sadece bizim için genel olarak denge ipin üzerinde stabil durmak olduğu için, bunun dışındaki her durumu ‘’dengesiz’’ olarak nitelendirebiliyoruz.
Denge her an her yerde… Her durumun kendi içinde bir dengesi var…
Bu nedenle aslında dengede kalacağım diye, ipin üzerindeki cambaz gibi çırpınmamıza gerek yok.
Yeter ki tek bir bakış açısında takılmadan, her durumu artısıyla eksisiyle olduğu gibi değerlendirmeye çalışarak, olayın içindeki dengeyi fark edebilelim…
Anubis’in Terazisi
Mısır mitolojisinde ruhların ölümden sonraki yolculuklarına ölüm tanrısı Anubis kendi terazisiyle karar verir.

Terazinin bir kefesinde ruhun hayat deneyimini yaşadığı bedendeki kalbi, diğer kefesinde de gerçeklik (adalet tanrıçası Ma’at’ın) tüyü.
Eğer kalp tüyden ağır gelirse, ki bu kalbin kötülük yaptığı anlamına gelir, ruhun kendini açıklamasına izin verilir. Osiris, Anubis, Thoth ve 42 yargıç ikna olursa, ruha bir yaşam şansı daha tanınır ve dünyaya gönderilir.
Eğer tanrıları ikna edemezse, o zaman ruh yeraltı dünyasına gönderilir ve sonsuza dek orada kalır.
Eğer kalp tüyden hafif gelirse, o zaman da ruh ‘’cennet’’e gönderilir.
Biz de aslında her gün kendimizi vicdan terazisinde yargılıyoruz. Vicdanımıza ters gelen bir şey yaptığımızda kalbimizin yükü ağır basıyor, belki de taşıyamıyoruz.
Hayat için sadece vicdan da yeterli olmayacaktır. Çünkü vicdan değişkendir. Eskiden vicdanını rahatsız eden bir durum, artık aynı şekilde seni etkilemeyebilir.
Bu nedenle vicdanın yanına, kişiye kendi ‘’gerçek’’liğini daha net gösterecek akıla ihtiyaç var.
Ancak vicdan ve aklın dengesi, bizi insan olmaya, insan gibi davranmaya yaklaştırabilir…
Şu gün ölsem, tahminimce benim kalbim o teraziyi kırar. Anubis’e de mahçup olmak istemem. O zaman bugünden başlamak durumundayım bu dengeyi kurmaya, insan gibi davranmaya…
Çünkü Anubis’ in kapıyı ne zaman çalacağı belli olmaz…
Dr. İzzet Memi
Dünyalite
Geri bildirim: Gerçek Özgürlük Nedir?