Ruh, Beden ve Zihin: Bir Aşk Üçlemesi

Hayat bir dengedir. Bu dengeyi başarabildiğin an da mutluluk akıverir.

Ancak öncelikle insan olarak bizim bu mutluluğu yakalayabilmemiz için ruh – beden – zihin üçlüsünü bir hizaya getirmemiz şart. Yapılan araştırmalar ile de artık biliyoruz ki insan yalnızca bedenden ibaret değildir. Aksine ruh – beden – zihinden oluşmaktadır.

Peki ya nedir bunlar?

Ruhumuz, Yüce Allah’ın bize kendi ruhundan üflediği kısmı oluşturmaktadır. Yani bizim soyut tarafımızdır. Belki göremiyoruz ancak duygularımız aracılığıyla hissediyoruz.

Beden ise et ve kemikten oluşan yanımızdır. Dolayısıyla biz; yediğimiz, içtiğimiz, yaptığımız tüm hareketlerin bütünüyüz.

Zihin de; ruh ile beden arasındaki uyumu sağlar. O vakit düşündüğümüz kadarız. Yani ne düşünürsek düşündüğümüz şeyiz aslında.

Ve az önce de bahsettiğimiz gibi yaşam bu üçünün dengede olması halidir. Dolayısıyla ruhumuzu, bedenimizi, zihnimizi yeterli ve dengeli bir şekilde beslemeliyiz ki içimizdeki mutluluğu, huzuru, sükûneti yakalayabilelim.

Peki bunu nasıl yapabiliriz?

Aslında formül çok basit. Ruhumuzu sevgiyle beslemeliyiz. Elbet yaşamış olduğumuz bazı acı deneyim ve tecrübelerimiz olabilir. Fakat hepsi geldi ve geçti. Bunların tamamını yolculuğumuz sırasında bize eşlik etmiş olan yol arkadaşlarımız olarak düşünmeliyiz. Kısaca hayatımızın bir sonraki aşamasına geçmemizi sağlayan dersler olarak algılanmalıdır. Yaşadığımız tüm iyi ve kötü durumları kabullenerek, affederek, daha çok farkında olarak, her an sevgi ve saygı duyarak, aşk ile ruhumuzu beslemeyi öğrenmeliyiz. En önemlisi de bunu bir alışkanlık haline getirmeliyiz. Çünkü ruhumuzu sevdiğimiz ve onu aşkla beslediğimiz vakit ruhumuzda çiçekler açacaktır. Ve unutma; bunu yapacak tek kişi yine kendinsin, sensin. Kendini sev. Ruhunu sev.

Beden için ise atalarımızın da söylediği gibi ‘Hareket berekettir’. Mümkün olduğunca kendinize, gün içinde sırf  hareket etmek için vakit ayırın.  Çıkın yürüyüş yapın. Hareket etmek için illaki spor salonlarına gitmek de şart değil. Egzersizler yapın. Sağlıklı beslenin. Haftanın bir günü de kendinize kaçamak yapmak için izin verin. Kendinizi mümkün olduğunca motive edin. Fiziksel açlığınız dışında size yemek yedirten duygularınızın farkına varın ve onun üzerinde çalışın. O an bir şeyler atıştırmak yerine bir hobiniz olsun onunla ilgilenin. Burada önemli bir nokta da şu ki hiçbir zaman var olan problemden kaçmıyoruz. Aksine o problemin farkına varıyoruz, onunla yüzleşiyoruz ve çözümler üretiyoruz ki çiçeklenebilelim.

Zihne gelince; zihin diğerlerine göre bana hep daha karmaşık gelmiştir. Hiç susmayan, hep konuşan dırdır eden bir iç ses. Hatta çoğu zaman hep bir muhalefetmiş gibi gelir bana. Ama madem zihnimiz; ruh ile beden arasındaki uyumu sağlıyor, madem düşündüğümüz kadarız; öyleyse pozitife yoğunlaşıyoruz. Güzel şeyler düşünüyoruz ki güzel şeyler olsun. Çekim yasasına göre de zaten düşüncelerimiz gerçekliğimizdir. O zaman iyi düşünüp iyiyi kendimize çekim yasası ve zihin gücü ile çekelim. Biz insanlar neyi düşünür, neye odaklanırsak onu elde edebiliriz. Formül bu kadar açık ve netken bize de pozitif, olumlu, güzel şeyler düşünmek ve onları yaşamak düşer.

İşte ruh – beden – zihin’i dengede tutup yeterli ve doğru besleyerek mutluluğu, huzuru, sükuneti kendimize çekeceğiz. Ve inanın tüm bunları aşk ve sevgi ile yaptığımızda, dokunduğumuz yerlerden çiçekler açacağız, çiçekleneceğiz.

Seyyide YILDIRIM

Dünyalite

Paylaştıkça çoğalır.

Ruh, Beden ve Zihin: Bir Aşk Üçlemesi” için bir yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

DUNYALITE