Belirli Olan Tek Şey: Belirsizlik

Son 1,5 yıldır süren belirsizlik sarmalı dahilinde, hayat iplerinin ucunu bir yere bağlamak için savaş veren 21. yüzyıl insanı, o iplerin, ne yaparsa yapsın garanti kapsamı dahilinde sağlam bir kazığa bağlanamayacağı gerçeğini hazmetmekte zorlanıyor.

belirsizlik

Parayı, olanakları, insanları hatta kendi sağlığını dahi avucunun içinde tutamayacağını anlamak; her istediğini yapabileceğini, arzuladığı her şeyi elde edebileceğini zanneden bir zihniyet için yeni ve yönetilmesi zor bir süreç. İnsanlık 2 kere 2 eşittir 4 diyebildiği günden beri hayatın gizlerini çözmeye ve tabiatı&insanı matematiğe dökmeye ömrünü adamış milyonlarca bilim adamı yetiştirdi. Bilim şüphe ile başlayıp deneysel gerçeklere ve oradan da bilimsel kanunlara evrildi.

Bir sorunun asıl kökenini bulamasa bile olasılık teorisi dahilinde insanlara birden fazla çıkış yolu sunmakta her zaman başarılı oldu. Bilimsel izdüşümü çıkarılamayan konuların azlığı ve gelişen medeniyet, insanlığı, dünya üzerinde var olmanın ötesinde, dünyayı istediği gibi döndürebilecek bir konuma eriştiğine inandırdı. Kaderinin efendisi rolüne bürünen insan, beklentileri gerçekleşip egosu şişkinleştikçe, hayatındaki bir sonraki saniyeyi yani ‘geleceği’ hiç bir zaman bilemeyeceği gerçeğini yavaş yavaş göz ardı etmeye başladı.

Oysa ki, insanoğlu kesinlik içinde bulunduğunu düşündüğü bir durumda bile hayatını “zan” üzerine kurar. İnsan zanneder ki, çaba gösterince karşılığını, sevgi gösterince sevdiğini hayat ona verecektir. İnsan zanneder ki, bir kişi veya bir olay hakkında bir hükme vardığında düşüncesi gerçekte olan ile az da olsa örtüşecektir. İnsan zanneder ki, zaman lineerdir yani an itibariyle en doğru veriler elinde olursa uzun vade için en doğru kararı vermek mümkün olabilecektir. İnsan zanneder ki, kendini hayatın akışına kaptırarak geçirdiği yılların sonunda hakikat ona bir şekilde görünecektir. Gönlünün ona çektirdiklerinden bunalınca aklına, bin bir ihtimamla akıl ettikleri ona oyun edince gönlüne sığınır insanoğlu. Oysa aklı da gönlü de “zan” içinde olmaktan kurtulamaz.

Kendi iradesiyle verdiği kararlar ve kurduğu hayaller, başka bir insanın iradesinin ördüğü duvara çarpınca, popüler bir deyişle “hata verir” ve kişisel irade sistemini “yeniden başlatmak” durumunda kalır. İnsan zan içindedir çünkü hayatta hakim olabildiği tek şey kendi iradesidir ve hatta çoğu kişi kendi iradesine dahi söz geçirmekte başarısızdır.

Hayatta belirli olan tek şey ise belirsizlik -tir. İnsanlık atomu da parçalasa, Mars’a da gitse ne başka iradelere hakim olmayı ne de hayatın belirsizliğini sonlandırmayı beceremeyecektir. Makro boyuttaki manipülasyon ve propagandayı, kitlesel iradeleri parmağında oynatmak amacıyla kullananlar çoğunluğu etki altına alabilse bile, tamamıyla tüme varan bir zafer dünya koşullarında hala ütopiktir.

Yönlendirmeyi ve yönetmeyi seven ama yönlendirilmekten pek de hoşlanmayan insanoğlu, mikro boyuttaki manipülasyon ve propagandayı dahi ancak kişisel çıkarlarına uyduğu sürece dikkate alacaktır. Kazan-kazan tablosu gerçekleşmediği takdirde, tıpkı fabrika ayarlarına dönen bir cihaz gibi, yeniden kendi öz iradesinin sesine kulak vermeye yönelmek ise insan psikolojisi için olağan bir savunma mekanizmasıdır.

Hayat yolculuğunda kaçınılmaz olan ‘müzmin belirsizlik ’ karşısındaki çaresizliğini ona meydan okuyarak kapatmaya çalışmak, insanlığın hayata tutunmasına yardımcı olan bir faktördür. ‘Zan’dan öteye geçemeyeceğini içten içe hisseden insanoğlu, şansını denemekten başka çaresi olmadığını da pekala bilmektedir çünkü. Bu noktada, her zan için ‘doğru’ veya ‘yanlış’ olmak şeklinde iki olasılık olduğunu unutmadığı müddetçe denemekte yani hayatı kendi iradesince yaşamakta da bir sakınca yoktur.

Kazanmak veya kaybetmek olağandır ve olağan karşılanmalıdır. Sadece kendi zannı üzerinden keskin bir dünya kuran ve yanılmakta kendini özgür bırakmayan kişiler ise hayatı kilitli bir zihinle yaşar ve kazanmayı kabul ederken kaybetmeyi kabul edemezler. Belirsizliği yönetememek, ufuktaki olumlu ve olumsuz olasılıkları kabullenmekte zorlanmak demektir bir bakıma.

İşte bu yüzden belirsizliği en iyi yönetenler, açık bir zihinle hayata yaklaşan ve zanlarının sonuçlarını tüm olasılıklarıyla kabullenebilen kişiler arasından çıkar. “İnsan beşer, kuldur şaşar.” İnsanın hayat yolculuğu bu mekanizma dahilinde tasarlanmıştır. Kaderinin ne efendisi ne de kölesi olan insanoğlu belirsizliğin yoluna açtığı her çatalda kendi zannı üzerinde bir karar verecek ve elbet sonuçlarına da katlanacaktır.

Yol boyunca şaşmaz denilen ama akıbeti bilinmeyen formüllere, her şeyi bildiğini iddia edenlere, eğriye ve de doğruya rastlayacak tüm bu karşılaştıklarının değerlendirmesini ise kendi irade pusulasıyla yapmak durumunda kalacaktır. İnsan hayatının anlamı işte tüm bu belirsizlik -ler içerisinde kişinin meydana getirebildiklerinde saklıdır.

Ece Öngeldi

Dünyalite

Düşünce Yönetimi ile Problemlerdeki Zinciri Kırmak
Online Hayat Offline Zihin
Bolluktan Gelen Darlık
Paylaştıkça çoğalır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

DUNYALITE