İdeal: Hırs ve Azim Arasındaki İnce Çizgi

Günümüzün hedefler ve idealler dünyasında son zamanlarda sıkça bahsedilen konulardan biri de “çabasızca yaşamak”. Bu konu özellikle ünlü doktor ve yazar Deepak Chopra’nın öğretileri ve paylaşımlarında dikkat çekmektedir.

Dr. Chopra hem sosyal medya paylaşımlarında hem de verdiği konferanslar ve katıldığı söyleşilerde uzun zamandır bu kavramdan bahsetmektedir.

Çabasız denildiğinde akla gelen ilk soru işareti şu olmaktadır: Hayatta çaba ve emek olmadan ne elde edilebilmektedir ki? Çabasızca neye sahip olabilirim? Çekilmedik selamete çıkılabilir mi?

Burada kullanılan “çabasız” kelimesi (İngilizcede “effortless” olarak geçer) aslında daha çok “zahmetsiz” anlamında kullanılmaktadır.

Zahmet demek kişiyi fiziksel veya ruhsal olarak zorlayan herhangi bir süreç demektir. Zahmet doğal olarak sıkıntıyı doğurur ve sıkıntının etki derecesi sağlıklı ve mutlu bir yaşam için hayati bir bileşendir. Sıkıntının etki derecesi her bireyde farklıdır ve her birey için sıkıntıya dayanım derecesi de aynı şekilde farklılık gösterir.

Birey yaşam süreci içerisinde, kendisi için önem arz eden bir konunun peşinde olabilir. Söz konusu meselede ısrarcı ve sebatlı olabilir ki zaten sonuca ulaşmak istiyorsa ısrar, azim ve sabır şarttır. 

Buna karşın, bu konunun gerçekleşmesi eğer bireyde sabit bir fikir ve takıntı halini alıyorsa, üzerinde stres ve baskı oluşturuyorsa ve bir zahmet halini alıyorsa, birey yanlış yolda demektir. Tasavvufi öğretiye göre bu durum bireyin “gönlünü yorması” demektir.

Birey peşinde koştuğu amaç her ne ise, onu kendine ve çevresine herhangi bir zarar vermeden ve aşırı bir yorgunluk ve sıkıntı oluşturmadan gerçekleştiriyor olmalıdır. Azim ve hırs arasında çok ince bir çizgi mevcuttur. Azim, bireyin edinimlerini pozitif bir açıyla kucaklamasını sağlarken, hırs edinimlerin bireyde yıkıcı etkiler doğurmasına sebep olmaktadır. Bir diğer nokta da, bireyin çabası ve kazanımlarının birbiriyle orantılı olması gerekliliğidir. Bu orantı doğru şekilde sağlanmadığı takdirde birey ruhsal veya fiziksel bir çatışma yaşama olasılığıyla karşı karşıya kalır. 

Buna en güncel örnek, bir çok iş insanının ve popüler kişilerin deneyimlemesiyle gündeme gelen  “tükenmişlik sendromu” dur. Bu sendrom herhangi bir bireyi etkisi altına alabilir illa ki şöhretli veya çok büyük sorumluluk sahibi bir kişi olunması gerekmez. Birey hedefi için aşırı bir çabalama, takıntı ve hırs yaklaşımı içinde olduğu müddetçe nasıl bir yaşam tarzı olursa olsun hedefe yaklaşmaktan çok kendini tüketecek veya hedefi elde etmenin ruhsal ve bedensel faturası çok ağır olacaktır.

“Sen yola çık, yol sana görünür” der Mevlana. Burada bahsedilen yola çıkanın önünde tek bir yol görünmesi değil, o yola çıktığında edinilen tecrübelerle hem bireyin hem de hedeflerinin evrilmesidir. “Çabasızca yaşamak” da sanıldığının aksine boş vakit geçirmek değil hayatın akışı ile uyum içinde olmak, gereken noktalarda esneyebilmek, evrilebilmek ve sonuç olarak sıkıntının etki derecesini kontrol altında tutmak demektir.

Ece Öngeldi

Dünyalite

Paylaştıkça çoğalır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

DUNYALITE