Kendi Kişisel Hikayeni Oluşturmaya Ne Dersin?
Delikanlı “Kişisel Menkıbe”nin ne anlama geldiğini bilmiyordu.”Senin her zaman gerçekleştirmek istediğin şeydir. Hepimiz, gençken, Kişisel Menkıbemizin ne olduğunu biliriz.”…

…” Dünyanın Ruhu insanların mutluluğuyla beslenir. Aynı zamanda mutsuzluklarıyla, arzuyla, kıskançlıklarıyla. Kendi Kişisel Menkıbesini gerçekleştirmek insanların biricik gerçek yükümlülüğüdür. Her şey bir ve tek şeydir. Eğer sen bir şey istersen, tüm alem senin isteğinin oluşması için çalışır.”
Satırlar Paulo Coelho’ nun ünlü romanı Simyacı’nın sayfalarından…
Şimdi romanın sayfalarından çıkıp, Kişisel Menkıbe diye anlatılan kavrama bir bakalım. Dahası bu soyut kavramı biraz daha somutlaştırmaya çalışalım. Kişisel hikayemiz, bu dünyadaki varlık sebebimiz nedir? Romanda Kişisel Menkıbesinin peşinden çölleri aşan Santiago gibi bizler kendi hayat amacımıza ulaşmak adına neler yapıyoruz?
Bu noktada, “Değer odaklı yaşam” kavramı işimizi kolaylaştırabilir. Yaşam amacımıza ulaşmak için öncelikle kendi değerler sistemimizi oluşturmamız iyi bir yol olabilir.
Tanımlamalara göre, değerler sistemi olmadan bireyler, diğer bireylerden ne istediklerini, nelere ihtiyaç duyduklarını, amaçların nasıl sıralanacağını, nasıl birleştirilebileceğini bilemezler. Değerler, kişilerin davranış seçimini ve olayları değerlendirmesini etkileyen kavramlardır. [1]
Değerlerimiz “iyi bir insan olmak” gibi bir sonuç cümlesinden ziyade bizi o sonuca götüren yolu, süreci de kapsadığında anlamlı ve ulaşılabilir olacaktır.
Bu nedenle, değerlerimizi belirlerken, iş dünyasında sıkça karşımıza çıkan SMART hedef belirleme yönteminden yararlanabiliriz. Bu yönteme göre tanımladığımız değer aşağıdaki özellikleri sağlamalıdır;
- Specific —– Belirli
- Measurable —- Ölçülebilir
- Achievable —- Uygulanabilir, başarılabilir
- Relevant —- İlgili, gerçekçi, amaca hizmet eden
- Time-bound —– Zamanlaması olan, takvime bağlı
Bunu bir örnekle açıklamaya çalışırsak, değerimizi “Kendimi keşfetmek “olarak belirleyelim. Bu değeri daha anlaşılır kılmak için, kavramın bize ne ifade ettiğine bakmamız gerekir. Bu nedenle ölçülebilir alt hedeflere bölmemiz gerekecektir.

“Haftada en az 1 kitap okumak”
‘’Her gün 30 dakika meditasyon yapmak” …
Kendimize belirlediğimiz hedefler gerçekleştirebileceğimiz boyutta olmalıdır. Ulaşabildiğimiz hedefler daha iyisi için bizi destekleyecektir. “Tüm sosyal medya hesaplarını kapatmak” gerçekleştiremeyeceğimiz bir hedef ise, “Sosyal medyada 1 saatten fazla zaman geçirmemek” daha ulaşılabilir olabilir.
Aynı zamanda belirlediğimiz hedefler amacımıza hizmet etmelidir ve başka değerlerimiz ile çelişmemelidir.
Değerlerimiz veya onları gerçekleştirmemizi sağlayacak hedeflerimiz belli zaman dilimleri için belirlenmelidir. Değerler zamanla değişkenlik gösterebilirler, öncelik sıraları değişebilir yeni eklemeler yapılabilir. Bu nedenle güncellenmelidirler.
“Kendimi keşfetmek için, 6 ay boyunca her gün 30 dakika meditasyon yapacağım, her hafta en az bir kitap okuyacağım, sosyal medyada her gün en fazla 1 saat geçireceğim. “
Birçok insan bir şeyler başarmak ister fakat çok azı gayret gösterir. Amaçladığımız yere ulaşabilmek için önce kendi varlığımızın dilini oluşturmamız ve bu dille hayatı okumayı başarmamız gerekiyor. Böylece yaptıklarımız bir görev veya yük değil hayat amacımıza hizmet eden adımlar haline gelecektir. Değerlerimiz üzerine inşa edeceğimiz bir hayat sevgiyle ve istekle yaşanabilir olacaktır. Ve sadece aşk ile yapılan eylemlerin sonucunda değişim ve dönüşüm gelecektir.
Son olarak, Simyacı’ nın masalsı dünyasına geri dönerek bitirelim bu bahsi…
“Simyacılar bu dönüşümü gerçekleştirmeyi başarıyor. Olduğumuzdan daha yetkin bir varlık olmaya çalıştığımız zaman, çevremizdeki her şeyin daha iyi olduğunu gösteriyorlar bize.”
“Peki. Benim Aşk’ı tanımadığımı niçin söylüyorsun?” diye sordu Güneş.
Çünkü aşk dediğin şey ne çöl gibi hareketsiz durmaktan ne rüzgâr gibi evreni gezmekten ne de senin gibi her şeyi uzaklardan görmeden ibarettir. Aşk, Evrenin Ruhu ‘nu oluşturan asıl güçtür. İlk defa onun içine girdiğimde, aşkın tamamen hatasız olduğunu sandım. Ama sonradan onun, yaratılan her zerrenin bir yansıması olduğunu, onun da mücadelesi ve arzuları olduğunu gördüm. Dünyanın Ruhu ‘nu bizler var ediyoruz ve üzerinde yaşadığımız alem, bizim nasıl olduğumuza göre, daha iyi ya da daha kötü olacaktır. Sevginin gücü işte burada anlaşılır, çünkü gerçekten sevdiğimiz zaman, olduğumuz halimizden çok daha iyi olmak isteriz.
[1] Kluckhohn, F. R. ve F.L. Strodtbeck (1961), Variations in Value Orientations. Evans‐ ton, Ill.: Row, Peterson.
Esra Nur Morgül
Dünyalite
Geri bildirim: Etkili Okuma Yöntemleri